Evet bugün korku türünün slasher alt kategorisine giren Wrong Turn filminden bahsedeceğim. İlk yazımda bu filmi konu almamın sebebiyse hemen hemen herkes tarafından bilinen bir seri olması. Diğer bir sebep ise bende özel bir yerinin olmasıdır. İzlediğim ilk hakikî korku filmi 4. sınıftayken gece yarısı tek başıma izlemiş olduğum Paranormal Activity'dir. Bana türlü yeminler ettirmiş, bir daha asla dedirtmiştir korku için. Tüm bunlara rağmen türe olan hayranlığımı katbekat artırmıştır. Ama bendeki bu korku sevdasını, bugünkü tutku boyutuna getiren Wrong Turn serisidir. Bildiğiniz üzere 6 filmden oluşan bu filmde olay örgüsü pek birbirine bağlı olmadığı için sırayla izlemek zorunda kalmıyorsunuz. O yüzden en sevdiğim yanı budur ki zaten benim seriyi izleme sıram 4-2-3-1-6-5 şeklindedir.
Bu gereksiz bilgiyi de verdiğime göre gelelim filme. Öncelikle çok ama çok klişe bir konusu var. Bir grup genç ve manyak ucube temalı filmlerden.
Piyasada benzeri tonla olmasına rağmen işleyişiyle öne çıkan bir film. Daha kaliteli oyunculukları, senaryosu vs. var. Mantık hataları sizi rahatsız edecek boyutta değil. Diğer filmler gibi aklınızla dalga geçmiyorlar en azından. Yani evet korku filmlerinde mantık aramazsınız. Sonunda korkuttu mu gerdi mi diye bakarsınız ona göre yaparsanız değerlendirmenizi ki zaten söz konusu slasher ise türlü saçmalıklara katlanmayı göze almışsınız demektir. İşte bu yüzden slasher izleyicisini çok severim. Beklentisiz izlerler. %90 kötü olacağını bilirler, senaryoya yada oyunculuklara dair pek umutları olmaz. Ha ama olurda kaliteli yapıma denk gelirlerse yatar kalkar şükrederler. Wrong Turn ya da bizdeki adıyla Korku Kapanı serisinin ilk üç filmi de tam olarak böyledir. Buram buram kalite kokar.
Ayrıca devam filmlerinin 1.'nin kalitesinde olmadığını söyleyenlerin çoğunlukta olduğunu görmüş olmalısınız eleştiri sitelerinde. Bense bu görüşe katılmıyorum. Aslında seri 3. filmden sonra düşüşe geçiyor ve özellikle 2. filmde bir tempo kazanıyor çünkü hem ucubelerimizin hayatı hakkında daha çok bilgi sahibi oluyoruz hem de girişi oldu bittiye getirmeyen güzel bir ön hikâye sayesinde kahramanlarımızı tanıma fırsatı elde ediyoruz. Orada bulunma amaçlarını öğrenip karakter gelişimlerine şahit oluyoruz. Yani 1. filmden sonra kalitesi bozuldu dersek 2. ve 3. filmi çöpe atmış oluruz ki bu yorumlamaların hepsi tamamen filmden ne almak istediğinizle alakalı aslında. Misal ben mücadelenin olduğu ve karakterlerin pisi pisine ölmediği ve başrolü sollayan yan karakterlerin olduğu filmleri daha çok beğeniyorum. Bu yüzden favorim 2. film yani Wrong Turn: Dead End.
Neyse devam edelim. Yönetmen ve yaratıcılar, giderek zirveye taşımaları gerekirken mahvettiler güzelim seriyi. Özellikle 4. filmden itibaren jenerik girmesi gereken yerde şaşırtmaca yaptıkları düşüncesiyle son anda birilerinin kafalarını uçurmaları ve geriye kurtulan kimseyi bırakmamaları çok gereksiz. Gerçi hatalarının farkındalar 2021 de çıkacak olan filmde eski heyecanı yakalamakta kararlı olduklarını ve hayranları bu sefer hüsrana uğratmayacaklarını söylemişlerdi. Acaba vermiş oldukları sözü tutup bizleri memnun etmeyi başarabilecekler mi? Hep birlikte göreceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder